Yazar: Eyüp Kâmil Yeşilyurt
Derleme: ChatGPT
Özet
Bu makalede, Türkiye'deki eğitim sisteminin temel işlevi olan "bireylere meslek kazandırma" amacından uzaklaştığı ve çok yönlü gibi görünen ancak yönsüz bir yapıya dönüştüğü savunulmaktadır. Özellikle lise ve üniversite düzeyindeki kurumların, bireyleri üretkenliğe değil, akademik unvan ve diplomalar yarışına ittiği, bunun da sistemsel tıkanmalara neden olduğu ifade edilmektedir. Mevcut test sisteminin görece adalet sağladığı kabul edilmekle birlikte, asıl hedefin beceri ve liyakat temelli bir modele geçmek olduğu vurgulanmaktadır. Bu çalışma, eleştirel bir çerçevede mevcut sistemi analiz ederken, çözüm önerileri de sunmaktadır.
1. Giriş
Eğitim sistemi, bir ülkenin toplumsal gelişimini ve ekonomik kalkınmasını belirleyen en temel yapılardan biridir. Ancak Türkiye'de eğitim, amacını büyük ölçüde yitirmiş; biçimsel, ezberci ve yarışmacı bir yapıya dönüşmüştür. Öğrenciler yıllarca ders, konu ve sınavlarla meşgul edilmekte; bu sürecin sonunda ne bir meslek sahibi olmakta ne de yaşamsal beceriler edinmiş bireyler olarak sistemden çıkmaktadır. Bu çalışmada, eğitimin amacı ile uygulamaları arasındaki kopuşa dikkat çekilecek ve yeni bir paradigma tartışmaya açılacaktır.
2. Eğitimin Temel Amacı: Meslek Kazandırmak
Eğitim sistemi, bireyin doğrudan hayatına dokunmalı, ona meslekî bir yeterlilik kazandırmalıdır. Oysa Türkiye’deki eğitim, çoğu zaman “her şeyi biraz bilen ama hiçbir şeyi tam yapamayan” bireyler üretmektedir. Özellikle lise düzeyinde öğrencilerin haftalık 15-17 farklı ders arasında savrulması, zihinsel dağınıklık ve mesleki aidiyet eksikliği yaratmaktadır. Bu çeşitlilik, genel kültür zenginliği değil, yönsüzlük ve motivasyon kaybına neden olmaktadır.
3. İlkokul ve Ortaokulda Yönlendirme
Eğitim süreci erken yaşta başlayan bir yolculuktur. İlkokul ve ortaokul döneminde öğrencilerin ilgi, yetenek ve eğilimleri titizlikle gözlemlenmeli; bireysel farklılıklar doğrultusunda rehberlik hizmetleri sunularak uygun alanlara yönlendirme yapılmalıdır. Bu yönlendirme sayesinde lise eğitimi, önceden belirlenmiş mesleki eğilim doğrultusunda daha yapılandırılmış bir zemine oturacaktır. Hazırlıksız bir lise modelinden, planlı ve kademeli bir modele geçilmelidir.
4. Mesleklerin Güncellenmesi ve Statü Dengesi
Hayata ve ülkeye katkı sağlayan her iş, mesleki bir karşılık bulmalıdır. Mevcut meslek yapısı, çağın ihtiyaçları doğrultusunda güncellenmeli; benzer alanlar birleştirilerek yeni meslek kümeleri oluşturulmalıdır. Meslekler arası gelir ve statü farkları azaltılmalı, böylece meslek seçimi keyifli ve kaygısız bir süreç haline getirilmelidir. Bu denge, gençlerin potansiyelini özgürce keşfetmelerine ve mesleklerini severek seçmelerine zemin hazırlar.
5. Mesleki Eğitim ve Usta-Çırak Modeli
Mesleki eğitim, öğrencinin yetkinliğini sahada kazanmasını sağlayan uygulamalı bir süreç olmalıdır. Bu süreç, sertifikalı ve deneyimli ustalar tarafından bire bir yürütülmelidir. Usta notları öğrencinin beceri değerlendirmesini belirlerken; teorik bilgi, mesleki kurallar ve iş güvenliği gibi konular merkezi sınavlarla ölçülmelidir. Bu sınavı başarıyla tamamlayanlara mesleki diploma verilmelidir. Bu model, somut bir güvence sunarak hem öğrenci hem veli kaygısını azaltır.
6. Üniversitelerin Rolü: Gelişim, Entegrasyon ve AR-GE
Üniversiteler kitlesel eğitim merkezleri olmaktan çıkarılmalı; mesleki gelişimi destekleyen, disiplinler arası entegrasyonu sağlayan, istihdam odaklı planlamalar yapan ve AR-GE üreten kurumlara dönüşmelidir. Bu kurumlara kabul edilen öğrenciler, aynı zamanda devlet destekli araştırmacı ya da memur statüsünde değerlendirilmeli; üniversiteler bilginin değil, çözümün üretildiği merkezler haline getirilmelidir.
7. Test ve Sınav Sistemi
Test sistemi mevcut yapıda görece adalet sağlamaktadır. Ancak yalnızca bilgi ölçen formatından çıkarılmalı; uygulamalı yeterlilik ve beceri temelli ölçme araçlarıyla desteklenmelidir. Öğrencilerin üretim, deneyim ve teori alanlarında eşzamanlı değerlendirilmesi sağlanmalı, böylece liyakat esaslı bir eğitim sistemi kurulmalıdır.
8. Sonuç ve Öneriler
Türkiye'nin eğitim sisteminde köklü bir paradigma değişimine ihtiyaç vardır. Eğitim yalnızca akademik başarıyı değil, üretim ve yaşam başarısını da öncelemelidir:
- Tüm liseler meslek lisesi formatına dönüştürülmeli; lise dönemi, meslek öğrenme dönemi olarak yapılandırılmalıdır.
- Üniversiteler üretim, AR-GE ve mesleki planlamaya odaklanan seçkin yapılar hâline getirilmelidir.
- Sınav sistemi bilgi kadar uygulama ve beceriyi de ölçecek biçimde revize edilmelidir.
- Meslekler arası gelir ve statü uçurumu azaltılmalı; her meslek yaşam standardı sunacak biçimde düzenlenmelidir.
9. Kapanış: Değişim Zorlukları ve Sistemsel Dönüşüm
Radikal dönüşümler, başlangıçta zorluklar yaratabilir. Ancak sağlam bir vizyon, esneklik ve sistemli çözüm üretme iradesiyle bu dönüşüm sağlıklı bir yapıya evrilecektir. Kusursuz bir başlangıç beklemek yerine, adım adım gelişen bir yol haritası oluşturmak daha gerçekçidir. Eğitimde meslek odaklı, liyakate dayalı bir sistem, Türkiye'nin üretken ve sürdürülebilir geleceğini inşa edecektir.
Kaynakça
- MEB (2024). Türkiye Eğitim Sistemi Raporu.
- OECD (2023). Education at a Glance: Türkiye.
- TÜBİTAK (2022). Üniversite Araştırma Endeksleri.
📄 PDF İndir
Yazının PDF sürümünü buradan indirebilirsiniz:
👉 Google Drive bağlantısı
👉 Yandex Disk bağlantısı